Endüstri devriminden günümüze kadar; çalışma hayatı ve insan kaynağı süreçlerinde, büyük değişiklikler meydana gelmiş; sadece üretime dayanan çalışma anlayışı; istek, güdü, motivasyon gibi faktörlerle ele alınmaya başlanmıştır. Bu kapsamda; kişinin beklentisinin, isteklerinin, motivasyonunun, meslek seçimindeki ve üretimdeki rolü bir hayli artmış; kişiler yalnızca çalışmak için değil, mutlu olduğu işte, yüksek iş doyumuyla çalışmak için arayışlara başlamıştır. Bu süreçte; çalışma hayatındaki mutluluğun; büyük ölçüde, kişilik yapısıyla da ilişkili olduğu; yapılan birçok çalışmada gözlemlenmiş, insanı ve kişiliği daha iyi anlamak için yapılan çalışmalar, bir noktadan sonra kişilik özellikleri ve mesleki gerekliliklerin karşılaştırılması çalışmalarına neden olmuştur.
Zamanımızın yarısından fazlasını geçirdiğimiz çalışma hayatımızda; seçtiğimiz mesleği yaparken duyduğumuz; haz, başarı ve verimlilik önce kendimizi, sonra tüm toplumu etkilemektedir. Bu noktada, mesleğin gerektirdiği çalışmaları yaparken aldığımız doyumu belirleyen en önemli faktörlerden birisi kişilik yapısıdır. Bu nedenle kişi, meslek seçerken; kişiliğinin getirilerini göz ardı etmemeli, arzu, istek ve yetkinliğine bağlı olarak yönlendirilmeli ve meslek seçimini yapmalıdır.