Toksik Lider ve Örgütsel Sağlık

Günümüzün; yüksek rekabet ortamı, belirsizlik yapısı, liderin ve/veya yöneticinin davranışları, çalışanlarda; motivasyon ve performans düşüklüğü, örgütsel aidiyetlik ve bağlılıkta azalma gibi olumsuz durumlar yaratabilmektedir. Bu anlamda örgütlerin, geleceklerini ve verimliliklerini devam ettirmelerinde; sağlıklı, güçlü ve yetenekli liderlere, yöneticilere ve çalışanlara ihtiyaç vardır.

Liderlik, belirli bir hedefe ulaşmak için diğer insanları etkileyebilme, yönlendirebilme ve motive edebilme yeteneğidir. Liderlik, yalnızca bir pozisyon veya unvan değil, aynı zamanda bir etki sürecidir. Liderler, vizyonları, değerleri ve davranışları ile insanları bir amaç etrafında birleştirir, onlara rehberlik eder ve onları güçlendirir. Bu açıdan bir örgütün, devamı ve süreçleri için liderlerin yadsınamaz yeri vardır.

Liderler, çoğu zaman çalışanı motive eden, yönlendiren, örgütün gelişimi için ciddi faydalar sağlayan yapıda olsalar da bazen çalışanlar için stres, kaygı ve zararlı bir yapıda olabilmektedirler, Toksik Liderlik; olarak da bilinen bu liderlik tarzı; liderin kendisini merkeze aldığı, çalışanlara zarar veren, baskıcı, manipülatif bir yönetim tarzıdır. Bu yönetim biçimi çalışanlarda; stres, kaygı, demotivasyon gibi olumsuz sonuçlara yol açar ve çalışan bağlılığını büyük oranda zedeler.

Toksik liderler, başkalarını umursamadan bencilce hareket ederek; başkalarına bilerek zarar verirler ancak, umursamaz davranan veya belli bir maksatla hareket etmeyen ama örgüte ve çalışanlara bir şekilde olumsuz etkilerde bulunan liderlerden farklıdırlar. Bu anlamda toksik liderlik, çalışanlara bilerek olumsuz etki eden davranışlara sahip ve özel bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

Toksik liderler; coşkuyu, yaratıcılığı, özyönetimi ve inovasyon kültürünü ‘zehirlemesi’ yoluyla çalışanları ve örgütü zarara uğratan yaklaşım olarak tanımlamaktadır. Toksik liderler, ‘zehirli davranışlarını’ ellerindeki kontrol gücüyle yayarlar. Bu sayede tüm yapıyı zehirlerler, tüm örgütü etkilemesi; toksik liderliğin olmazsa olmaz koşuludur.

Toksik liderlik, çoğunlukta bir sendrom olarak görülmekte ve bunun üç unsurunun olduğu belirtmektedir. Bunlar; astlarının esenlikleriyle ilgilenmeyen, örgüt iklimini olumsuz etkileyen kişisel ve karşılıklı ilişkilere sahip ve öncelikle kendi çıkarlarını maksimize etmeyi astlarına kabul ettiren kişilerdir. Toksik liderler, büyük oranda narsist kişiliğe sahiptir, narsizm karizma ve kişisel güç kullanımı ile ilişkili olup, egemenlik, büyüklük, kibir, kendini haklı görme ve zevklerinin peşinde koşmayı içerir. Toksik lider, kontrolü elinden bırakmaz, çalışanları devamlı olarak yüksek derecede ve yakından denetler. Bu açıdan narsizimle toksik liderliğin ilişkili olduğu söylenilebilir.

Örgütsel Sağlık

Örgütsel sağlık, örgütün çevresel değişimlere uyum sağlayabilmesi ve hayatta kalabilmesi amacıyla çalışanların fiziksel, duygusal ve ruhsal sağlığını destekleyen, sürdürülebilir bir iş ortamı sunan; güven, iletişim, işbirliği ve motivasyon gibi olumlu faktörlerin güçlü olduğu bir yapıyı ifade eder.

Örgütsel sağlık, örgütteki çalışanlar arasındaki ilişkilerin bir işaretidir. Sağlıklı örgütlerde her şey yolunda giderken, sağlıksız örgütlerde her şey yolunda gitmez ve sonuç olarak tökezleyip hata yapma olasılıkları artar.

Toksik Lider ve Örgütsel Sağlık İlişkisi

Toksik liderlik, çalışan sağlığını kötüleştirerek; işe devamsızlığı ve işten ayrılmaları arttırabilmekte, çalışan performansını düşürebilmekte ve iş gören devir hızını yükseltebilmektedir.

Toksik liderliğin çalışanlar üzerindeki olumsuz durumu, beraberinde çalışanların kendilerini korumalarına ve birbirleriyle daha düşük paylaşımda bulunmalarına neden olmaktadır. Bu durumda beraberinde, çalışanın bağlılığı ve aidiyet düşüklüğü getirecektir.

Bu yüzden; örgütsel sağlığı korumak için liderlerin; iletişim odaklı, pozitif, destekleyici ve adil bir yönetim tarzı benimsemeleri önemlidir.